30 Ocak 2010 Cumartesi

Tükenmekte olan meslekler!



Blogumda teknoloji ile ilgili gelişmeleri büyük bir iştahla vermeye çalışıyorum.Onların aman ne güzel ne de iyi olmuş da bulmuşlar yanlarını övüyor da övüyorum.Fakat şimdi üzülerek okuduğum ve gerçeği malesef yansıtan bir şeyi paylaşmak istiyorum.Başlık şöleydi: "9 careers on the way out"

Evet doğru anladınız.Aaşağıda listeleyeceğim meslekler teknolojinin insan gücünün yerini almasıyla artık yok olma tehlikesiyle karşı karşıyalar.



1) Bank Tellers( Banka Memuru): Artık her işimizi ATM lerden görmeye başladık.E online bankacılıktan bahsetmeme gerek yok heralde.

2) File Clerks (Evrak Dosyalayan Kişi): Bunların yeni adı artık : Database Report Writers. Yani bilgisayarlar çoooktan onların işini kaptı bile.

3) Telephone Operators (Telefon Operatörü): Onların yerini de önceden kaydedilmiş ses kayıtları aldı.

4) Data Entry Clerks (Veri Girişi Yapan Kişi) : Çoktan rafa kalkan bir meslek aslında.Artık kaynaklar arası değişim bir sürü yazılım sayesinde çok kolay.

5) Mail Clerks ( Postacı): Ah ah en çok üzüldüklerimden birisi de bu.Kimse artık mektup yazmıyo değil kendine yazıyor ama bunu internet aracılığılyla yolluyor.

6) Photo Processors ( Fotoğraf Stüdyoları) : Çoğumuz fotoğraflarımızı bastırma gereği duymuyoruz. Ya da basmak istesek bile onun makinasını evimize alıp kendimiz basıyoruz.

7) Travel Agents (Seyehat Acentaları): booking.com,tripadvisor.com ve daha niceleri artık sundukları seçeneklerle seyehat acentalarının pabucunu dama attı bile.

8) Watch Salesperson (Saat Satış Danışmanı) : Artık her kullandığımz elektronik aletin saati var. Bu nedenle insanlar ayrıca gidip saate para vermiyor. Bu da saatçilerin işini olumsuz etkiliyor.

9) Video Store Clerk ( Video Satış Mağazaları) : Videoyu geçtim artık insanlar dvd bile alıp izlemiyor.Online izlemek yada downloading iyice tahta kurulmuş durumda.

28 Ocak 2010 Perşembe

Ben Avatar'a gittim!



Daha yeni geldim sinemadan ve heyecanım soğumadan yazayım bir iki bişeyler dedim.James Cameron işini biliyor!Kendi rekorunu kırdı bu filmin gişesiyle. Film gireli epey oldu ama ben anca vakit+bilet bulup gidebildim.sinema gene doluydu.Filme gidenlerden duyduğum yorumlar özetlemek gerekirse şöyleydi:

-Abiiii yapmış adamlar..
-Senaryo yok,boş bi film..
-Görüntüler iyi hoş ama gereksiz uzun..

Sinema konusunda epey bi birikimim var ve sağolsun arkadaşlar yorumlarıma güvenirler:) böyle bi film olduğu zaman enine boyuna konuşurum,eleştiririm falan ama bu sefer şunu söylemekle yetineceğim bende: ABİİİ YAPMIŞ ADAMLAR!!!!

Filmin vermeye çalıştığı bir mesaj var ve bunuda başarıyla vermiş.Filmden çıktıktan sonra insan olduğunuzdan utanıp,Navi halkından birisi olmak istiyorsunuz.yani en azından bende ikranıma binip uçmak istedim :)

Bilimkurgu da olsa aşksız olur mu? Olmaz.O da filmi ayrı bir güzel kılmış.

E ne duruyosunuz ki hala.Takın gözlükleri,Pandora dünyasına merhaba deyin.

İyi seyirler.

26 Ocak 2010 Salı

Madam Brownie : hmm tadından yenmez :)




hepimiz dergi okumayı severiz değil mi? içeriği her ne olursa olsun, herkesin takip ettiği bir dergi- hayatının en azından bir döneminde- olmuştur. benim ilk dergim yanlış hatırlamıyosam ilkokul yıllarımda yalvaç uralın ( ay ne de kötü espri yaparmış o adam,ama o zamanlar komil geliyodu napayım) miço dergisi idi.sonra biraz büyüyüp "teenager" denilen dönemime gelince hey girl en sıkı takip ettiğim dergi oldu."sen hangi renksin" "acaba ne kadar paranoyaksın" gibi abuk sabuk testleri çözmeye bayılırdım her genç kız gibi :))

sonra lise döneminde-yani benim "whohee rockerım,punkım asiyim"dönemlerinde kız dergileri yerini müzik dergilerine bıraktı.blue jean,rolling stones,billboard vazgeçilmezlerim arasındaydı.derken üniversiteye girdim.böle işletme okuyoruz ya başladım business,capital flan okumaya :) ( o rockçı halimden de eser kalmadı söyleyeyim.tamamen "her türlü müziği dinlerim" modundayım.)

neden bu mecmua geçmişimden bahsettim derseniz,şimdi sizlere başlıkta gördüğünüz online bir derginin bende yarattığı bağımlılığı anlatmadan önce bir giriş yapayım istedim.evet dergi online,yazarlar üniversite öğrencileri.her ne kadar "bildiğin kadının dergisi" ile yola çıkmış olsa da şimdiden fanı olan erkeklerin sayısı bir hayli fazla.

peki ne var bu dergide? aslında bir kadın dergisinde olması gereken her şey var diyebiliriz.ama Madam Brownie'yi ayrı kılan özelliği, olayları anlatış biçimi.dergiyi okurken sanki en yakın arkadaşınızdan tavsiye alıyormuş gibi hissediyorsunuz.bu da derginin bağımlısı olmak için yeter de artar bile:)

hemen başlayın okumaya ! :) :


http://www.madambrownie.com/

24 Ocak 2010 Pazar

beyaz çay bizi bozar! hiç de bile :)



evet kiminiz şimdi sorucak.beyaz çay da ne ya?? biz rize çocuğuyuz,siyah çaydan başka bilmeyiz diyebilirsiniz.ama şimdi 1.5 sene önce tanıştığım bu çok faydalı çay ile ilgili bilgi vermek istiyorum sizlere.

çayın kökenini tahmin etmek zor değil.evet doğru tahmin,Çin.Beyaz çay; siyah ve yeşil çaya oranla çok yüksek derecede antioksidan içerir.Antioksidan ne ki? Hemen açıklıyayım; antioksidanlar vücudumuzu serbest radikallerin saldırılarından koruyan bileşenlerdir.Kısaca ve Aslıca özetlemek istersem beyaz çayın faydalarını :

-Kansere karşı birebir!İç vatandaş!

-Kanı sulandırır,damar fonksiyonlarını düzeltir.İç vatandaş!

-İyi kolestrolü yükseltir,kötüyü düşürür.İç vatandaş!

-Gripten korur.İç vatandaş!

-Kalbimizin dostudur.İç vatandaş!

-Romatizman mı var? İç vatandaş!

-Cildini korur,güzelleştirir.İç vatandaş!

-Kan şekerini düzenler,diabeti azaltır.İç vatandaş!

-Diyettemisin? e iç o zaman vatandaş!

Peki bu mucizevi çayı ülkemde bulabilecekmisin? Malesef yerli üreticisi yok.Öyle her markette de bulamazsın.Ancak hipermarketlerin hemen hemen hepsinde Lipton marka bulmak mümkün.O da en güzeli değil ama ,artık napalım idare edeceğiz.

Seven Sağlık, sağlıklı ve mutlu günler diler.

23 Ocak 2010 Cumartesi

"yönetici asistanıyım" hee sekretersin yaniii!!!


Türkiyede bi ara çok dalga konusu oldu bu yeni meslek adlandırmaları.otobüs şöforüne ulaştırma sorumlusu,tezgahtara satış danışmanı denmesi nedense toplumda tuhaf karşılandı.ama benim en çok sinir olduğum adlandırma sekreterlere "yönetici asistanı" denmeye başlanması oldu.Çünkü yönetici asistanı ile sekreter tamamen farklı görev tanımlarına sahip 2 ayrı meslek.farkları neler mi? işte buyrun:

1. Sekreterin seyahat engeli olup olmaması fark etmezken yönetici asistanının seyahat engeli olmamalıdır.
2. Sekreter imza yetkisine sahip değilken, yönetici asistanının imza yetkisi vardır.
3. Sekreter inisiyatif kullanırken, yönetici asistanı karar verir.
4. Sekreter toplantı organizasyonu yapar, yönetici asistanı ise içerde ve dışarıda ki toplantılara katılır.
5. Sekreter ofise bağımlıyken, yönetici asistanı ise yönetici gibi büro dışı işlerde de çalışır.
6. Sekreter yöneticinin yokluğunda iletişimi sağlar, yönetici asistanı ise yöneticiyi temsilen istediği herkesle iletişim kurar.

ileride yönetici asistanlığı mı hedefliyosun? nedir senin derdin derseniz,hayır böyle bir hedefim henüz yok.amacım sekreterliği yerip,yönetici asistanlığını göklere çıkarmak da değil.sadece bazı kavram kargaşaları bazı grupların zararına oluyor,bunu yapmaya çok eğilimli bir toplum olduğumuz için.isimler,yaftalar,önadlar,ünvanlar..

bu yazıyı the proposal filminin bir sahnesiyle bağlamak istiyorum.video biraz uzun ama içinde yavrucağın kendisine sekreter dendiği zaman verdiği tepkiyi görmenizi isterim :)

http://www.youtube.com/watch?v=KSdK6mEWiKE

Saygılar

22 Ocak 2010 Cuma

Ciao Roma!!



Efendim yaza daha çok var ama eğer tatilinizi şimdiden planlamak isterseniz diye süper haberlerim var size.İtalya ya da İspanya'ya şimdi temmuz,ağustos ayları için şimdiden bilet alsanız bile fiyatlar sabittir.300 € gibi bir para bayılmanız gerekir.ama artık buna son veren bir havayolu şirketi var karşımızda : Blu Express Airlines!

İspanya'ya gitmiyor ama 17 Aralıktan itibaren İstanbul Sabiha Gökçen-Rome Fiumicuno uçuşlarına başlamış durumda.hem de ne kadara mı : 49 €!! vergiler de dahil,tek yön.

yaz uçuşlarında ise fiyat sadece 20 € daha fazla.69 € ödeyerek yaz tatilinizi Roma'da kah aşk çeşmesinde,kah collesium da kah bir pasta cıda geçirebilirsiniz :)

e bu fırsat kaçmaz mı? bence de kaçmaz.

hala bana inanmadınız mı? e buyrun o zaman:http://www.blu-express.com/cgi-bin/airkiosk/I7/181002i?BV=2&LANG=IT&LFF

Seven Travel iyi yolculuklar diler.

Ciao Ciao!

21 Ocak 2010 Perşembe

e-book Türkiye'ye!!



e-book,e-reader Türkiye'ye!!

Ah güzelim canım teknoloji.her ne kadar bazen kendisine sövsek de,bizi rutinleştirdiğini düşünsek de onsuz da olamayacağımız artık aşikar.İstanbul'da Topkapı Sarayı'nda turist arkadaşımı gezdirirken rastladığım bir olay "e-book istiyorummmmmmmmm" yakarışlarımın artmasına sebep oldu. Topkap'ya gidenleriniz bilir,hazine adlı odaya girmek için epey kuyruk olur.İşte o kuyrukta önümde bebek pusetiyle bir turist teyze dikkatimi çekti.pusetin önündeki yerden e-book denilen teknoloji harikası ürünle az sonra gireceği Hazine hakkında bilgiler içeren bir kitap okuyordu!!!!! Alet o kadar şık ve estetikti ki.Amazon kindle ı bildiğim için o olmadağını anladım.eve geldim araştırdım.ve buldum o şık mı şık bilgi yuvasının adını : NOOK.

e-book ların sayısız güzelliğini şimdi burda uzun uzun anlatmayayım.ilgilenenler için karşılaştırmalı güzel bir site olarak şunu tavsiye ederim: http://ebook-reader-review.toptenreviews.com/


Peki güzel halkım,sen bu e-book'un sahibi olabiliyormusun? HAYIR.henüz Türkiye'ye gönderim yapmıyorlar.aynı kindle gibi,aynı sony gibi aynı diğerleri gibi...

biz de uzaktan severiz şimdilik birbirimizi.

Saygılar.

20 Ocak 2010 Çarşamba

amerikalı tüketicilerin son hali


Efendim, malum işletme okuyorum 4 senedir.bir de ingilizce okuduğumu da söyleyeyim da havam batsın.hıh. ( senelerdir ingilizce işletme okuyanların hali hep budur,başına o ingilizceyi koydunuz mu bişeyler değişio sanırız.neyse bu konuya başka bir zaman dönerim:))

hal böle olunca benimde pazarlama,tüketici davranışları,pazar araştırmaları fln fln hep ilgili olduğum konular oldu.şimdi sizlerle son zamanlarda okuduğum bir yazıyıpaylaşmak istiyorum.Amerikada krizle birlikte değişen tüketici davranışlarını şöyle özetlemişler:

17 ways consumers are changing!

-Less credit,more cash: yani artık akıllanmışlar ve kredi kartlarına hücum etmiyorlamış.ama bu demek değilmiş ki alışverişi bırakmışlar,sadece nakit parayla alışveriş tercih ediliyormuş daha çok.

-the end of the monthly payer: aylık kredi borcumu ödeyeyim gerisini sonra hallederim mantığını bırakıp, toplam borcu kapatmaya yönelmişler.

-greater suspicion: artık ne devlete,ne bankalara,ne de büyük şirketlere güven kalmamış.

-more resourcefulness: "kimseye güvenmiyosam,kendime güveniyorum" mantığı ile hareket eden tüketici artık evde yemeği dışarda yemeğe tercih eder olmuşlar.

-less brand loyalty: brand-name ürünler artık off-price ürünlere tacı devretmiş.

-smaller is bigger: küçük evim olsun,arabam kutu gibi olsun,big big mac yiyeceğime happy meak yiyeyim demişler.

-a rental rebound: artık kimse mal sahibi olamadığından, herşeyi kiralama mantığı öne çıkmış.

-less window shopping: madem alamıyorum,o zaman vitrinlere de bakmam demiş amerikalı kadınlar.

-more closet shopping: closet shopping den kasıt eskiden giymediklerimizi haydi şimdi giyelim mantığıdır efendim.

-decluttering: evden temizlik yapma bahanesiylen,eski eşyaların üstünden para kazanma gene moda olmuş.

-food frugality: hala dışarda yemek yemeğe inat edenler ise çareyi bir kaç appetizer ile geçiştirmekte bulmuşlar.

-more gardening: bahçeye sebze meyve ekmece artmış.

-less waste: e haliyle daha az israf etmeye başlamışlar.

-less healthcare: sağlık sigortalarını ödeyemeyenler kendi sağlıklarını değişik şekillerde korumaya çalışmışlar.

-more negotiating: pazarlık yapmak artık rutin haline gelmiş.

-more volunteering: zamanı olan amerikalı kendini hayır işlerine vermiş.

-redefining success: bu da işin yalan kısmı.bol kazançlı olmak başarı değil,kendini tatmin ettiğin işte olmak başarı sayılmaya başlanmış.

daha detaylı bilgi için: http://www.usnews.com/money/business-economy/slideshows/17-ways-consumers-are-changing

hoşgeldim

uzun süren :

açayım mı?
açsam ne olur ki?
kimse okur mu acaba?

gel-gitlerimden sonra burdayım :) amacım saçma sapan yazılarla kafa ütülemek değil.beğendiğim,faydalı olabileceğini düşündüğüm aa bak dünyada bu da olmuş dememe sebep olan şeyleri paylaşmak.

e hoşgeldim o zaman.

p.s: bu ilk post diye böyle kısacık.sonra bir konuşmaya başladım mı susmam :)