25 Mayıs 2011 Çarşamba

Gurur duy ey ülkem!


"Nuri Bilge Ceylan, Cannes Jüri Büyük Ödülü'nü kazandı"

Ne kadar güzel bir manşet.. Uzun süredir böyle sevindirici bir habere rastlamamıştık ülke olarak.Seçim kavgaları,kasetler,yasaklar,sansürler derken sanata bakmaz olduk. Olumsuzlakların içinden çıktı geldi sinemanın büyüsü.

Cannes'da 2003'te "Uzak" filmiyle yine Jüri Büyük Ödülü'nü kazanan Ceylan, 2008'de "Üç Maymun"la en iyi yönetmen seçilmişti.Şimdi ise "Bir Zamanlar Anadolu'da" ile Cannes Jüri Büyük Ödülüne layık görüldü.

Gururlanıyorum.Sen de gururlan,saygı duy,alkışla ey ülkem!

Sinema dolu günler,

Aslı

3 Mayıs 2011 Salı

Yasaklıyım,Yasaklısın,Yasaklılar..!



Bu haberi olduğu gibi yayınlıyorum,buyrun okuyun.

Ne diyebilirim ki üstüne! Ben dönmüyorum sanırım Tr'ye falan.

href="http://www.dipnot.tv/6380/internetin-olum-tarihi-22-Agustos-2011-Twitter-bunu-konusuyor.aspx?sms_ss=facebook&at_xt=4dbff49ec72918a0%2C0">

Özgür(!) günler,

Aslı

29 Mart 2011 Salı

Toksik Etkisi


Yeni yapılan uluslararası bir çalışma, ergenlik dönemi ya da yetişkinliğin ilk yıllarındaki ölümlerin, çocuk ölümlerini geçtiğine işaret ediyor.

Tıp dergisi Lancet'ta yayımlanan araştırma kapsamında, gelir düzey iyi, orta ve düşük 50 ülkenin 50 yıllık verileri incelendi.Sonuçlar, ölüm oranlarının genel olarak düştüğünü gösteriyor.Son 50 yıl içinde bulaşıcı hastalıklardan ölümlerin düşmesi 1-9 yaş grubundaki çocukların ölüm oranı yüzde 90 azalmış.Buna karşılık yaşları 15-24 arasında değişen gençlerin ölüm oranları 1-4 yaş grubundakilerden üç kat fazla.
Üstelik bu ölümlerde şiddet, intihar ve kazaların payı giderek artıyor. Bu durum cinsiyet ne olursa olsun benzer bir tablo çiziyor.

University College London'dan Dr. Russel Viner, Sahra Çölünü'nün güneyinde kalan Afrika ülkelerinde veri olmaması nedeniyle araştırmalarının küresel tabloyu tam olarak yansıtmadığını söylemiş.Viner, zengin ülkelerde orta çıkan eğilimin şimdi gelişmekte olan ülkelerde de görülmeye başlandığını, kent hayatının sağladığı yararlar kadar riskleri de olduğunu vurgulamış.Viner "Modern yaşamın toksik diyebileceğimiz bir etkisi var." diyor. 12-19 yaş arasındaki gençlerde ölümleri büyük oranda artıran risklerin, daha küçük çocukları benzer şekilde etkilemediğine dikkat çekiyor.İngiliz uzmana göre, 12-19 yaş grubu bir zamanlar "en sağlıklı olunan dönemdi, ancak şimdi koşullar değişti".

O yaşlarımı hatırlıyorum da şimdi,( çok da uzak değil) :) mutluydum ben.Herşeyi daha doğmadan eline verilen çocukların bu şekilde hissetmeleri garip olmasa gerek.

Saygılar

27 Aralık 2010 Pazartesi

siz avrupalılar ne diyor? hope?


2010'u bitirdiğimiz şu günleri en çok araştırmaların arttığı dönem olduğu için seviyorum.Son araştırma konusu 'Global Umut ve Umutsuzluk' üzerine.

53 ülkeden, her ülkenin nüfusunu temsil eden toplam 64 bin kişi ile görüşülerek yapılan araştırmada, bu ülkeler arasında gelişmiş G7'ler, gelişmekte olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin (BRIC), Türkiye ve ayrıca tüm kıtalardan 42 ülke daha yer aldı.
Araştırmanın önümüzdeki yılın ekonomik refah yılı mı, yoksa ekonomik zorluk yılı mı olacağı beklentisine ilişkin sorusunda, global sonuçlar büyük bir değişim beklenmediği yönünde. Global sonuçlara göre görüşülen kişilerin yüzde 42'si ekonomik durumun 2010 ile aynı kalacağını düşünüyor. Refah yılı bekleyenler yüzde 30 iken, yüzde 28'lik bir kesim 2011'in zorluk yılı olacağını düşünüyor.

Asya'nın yükselen yıldızlarında ve Latin Amerika'da iyimserlik, G7 ülkelerinde ise kötümserlik hakim. Türkiye'nin de kötümserler arasında bulunuyor. Araştırma global iyimserlik algısının yükselen ekonomik güç coğrafyaları olan BRIC ülkelerinde yoğunlaştığını gösteriyor.Yani Asyalı, Benim Hala Umudum Var derken, Avrupalı Hopeless Man durumunda.E haklılar da.Bütün sene boyunca krizden nasibini aldı Eurozone ülkeleri.Fitch, Moody's, S&P birer bir EU ülkelerinin kredi notlarını düşürürken, Çin, Brezilya gibi ülkelerin notlarını arttırdı.Grevler, protestolar sardı bütün Avrupayı.

2011'in umut dolu olması dileğiyle..

İyi seneler.

Bu nedenle

14 Kasım 2010 Pazar

Can yoldaşı Mobiserv!


İngiltere'de bilim adamları, yaşlıların bakımıyla ilgilenecek ve onlara arkadaşlık edecek robotlar geliştirmiş!İngiltere'de son 25 sene içinde 85 yaş ve üzerindeki insanların sayısı iki kattan daha fazla arttığı için robot bakıcılar projesi ortaya atılmış.

Peki asıl kar nerde diye sorarsanız:ekonomik kriz karşısında sosyal yardım paketlerini kısmak zorunda kalan hükümetler, bakım hizmetleri için daha ucuz yollar arıyor, bu nedenle insana değil robota yatırım yapıyorlar.

Bristol Robot Bilimi Laboratuarında çalışan uzmanlar, yaşlıların robotlar sayesinde, kendi başlarına ve başkalarına ihtiyaç duymadan evlerinde yaşayabilecekleri görüşünde.Projenin adı: Mobiserv.

Bu proje kapsamında üretilen robotlar, alışveriş siparişlerini vermek ve ya da yaşlılara ilaçlarını ne zaman almaları gerektiğini hatırlatmak gibi basit görevleri yerine getirebilecekmiş.

Ne derseniz, can yoldaşı Mobirsev olur mu?

24 Ekim 2010 Pazar

Siesta


İspanya'da modern yaşam yüzünden yok olma tehdidi altındaki siesta geleneğini canlandırmak için düzenlenen bir yarışmayı, kalabalık bir alışveriş merkezinde 17 dakika şekerleme yapan işsiz Ekvadorlu kazanmış.Güzelim siesta İspanyada süregelen kriz nedeniyle sekteye uğramış durumdaydı uzun bir süredir.Bu nedenle insanlar bu geleneği ne kadar sürdürmek istediklerini bu tarz organizasyonlarda göstermek istiyorlar anlaşılan.


İlk kez düzenlenen şampiyonada, jürinin uykusu sırasında 70 desibele ulaşan horlamasını ve sadece 40 kez göz kırpmasını tespit etmesi üzerine 62 yaşındaki işsiz güvenlik görevlisi Pedro Soria Lopez, 1000 avroluk büyük ödüle layık görülmüş.Az da değil yani,keşke uyuyarak bende böyle para kazansam diyesi geliyor insanın.

İspanya "Siestaseverler Derneği" tarafından, "güç veren şekerleme" geleneğinin canlandırılması amacıyla düzenlenen ve 9 gün süren yarışmada, 360 yarışmacı 20'şer dakikalık sürelerle, Madrid'in kalabalık bir alışveriş merkezine yerleştirilen kanepelerde uyumaya çalışmış,katılımcıların nabızları uyudukları sırada kontrol edilirken jüri, hangi yarışmacının daha hızlı uykuya daldığı, horlamalarının şiddeti, en özgün uyuma pozisyonu ve en güzel pijama gibi unsurlara göre puan vermiş.

Siestayı bıraktım, bu kötü koşullarda rahat bir uykuya hasret ülkemin güzel insanları..

Adios!

13 Ekim 2010 Çarşamba

Biri bana eşitlik mi dedi?


Dünya Ekonomik Forumu'nun kadın erkek eşitliği konusunda yayınladığı yıllık rapora göre, İzlanda bu konuda yine başı çekerken, Türkiye 134 ülke arasında 125'inci olabilmiş!!

Kuzey ülkeleri cömert annelik ve babalık izinleri, yüksek eğitim standartları ve devletin sübvanse ettiği çocuk bakımıyla listede başı çekiyor. Listede birinci sırada bulunan İzlanda'yı Norveç, Finlandiya, İsveç izliyor. Yeni Zelanda ise beşinci sırada.

Ancak listenin başındaki İzlanda bile kadın-erkek farkını tam olarak kapatabilmiş değil. İzlandalı kadınlar, erkeklerin ekonomi, sağlık, eğitim ve siyaset alanlarında faydalandığı fırsatların yüzde 85'inden faydalanabiliyor.

Türkiye ise, evett doğru tahminnn(!) yine listenin en son sıralarında.

134 ülke arasında geçen yıl 129'uncu sırada yer alan Türkiye, bu yıl 125'inci sıradaymış.Peki kimleri geride bırakmışız da bu onura erişmişiz: Fas, Benin, Suudi Arabistan, Fildişi Sahilleri, Çad ve listenin en son sırasındaki Yemen. Raporda pek çok ülkenin kadın erkek eşitsizliğini giderme konusunda yaptığı çalışmalar övülmüş.Ancak dünyada kadın erkek eşitsizliğinin tam olarak giderildi hiç bir ülke olmadığına dikkat çekildi ve daha yapılacak çok iş olduğu vurgulanmış.


Biri bana eşitlik mi dedi? bullshit!